23 Haziran 2016 Perşembe

Biz Bize Benzeriz Bizler Kaygısızlar'ız!

     Kaygısızlar, Türk televizyon tarihinin gelmiş geçmiş en absürt, en komik, en bol göndermeli, en mizahi dizisidir.
     Dizi, Ordu'dan 3 karısı ve 36 çocuğu ile İstanbul'a, askerlik arkadaşının yanına göç eyleyen Memnun Kaygısız ve beraberindekilerinin maceralarını esprili ve nüktedanlı bir dille anlatmıştır. Kaygısızlar'ı kaygısızlar yapan asıl şey, muhteşem oyuncu grubuna, muhteşem senaristlere, muhteşem yönetmenlere sahip oluşudur.Oyuncu kadrosundan bahsedecek olursam:Memnun Kaygısız rolünde, Ercan Yazgan,Berber İsmail rolünde Halit Akçatepe,Berber İsmail'in eşi rolünde Gülçin Hatıhan, Sabriye Kaygısız rolünde Ayşen Gruda, Terbiye Kaygısız rolünde Ülkü Duru, Kafiye Kaygısız rolünde Çiçek Dilligil, Eleman Kaygısız rolünde Yalçın Avşar, Hostes Kaygısız rolünde Bilge Parlak, Kültigin'i ve çetesini canlandıran Alper,Kürşat rollerinde Şoray Uzun, Ömer Durak, Tevfik İnceoğlu, Kültigin'in kız kardeşini canlandıran 'Burcu' rolünde Damla Özen,Stupid Patron rolünde Mustafa Aslan, Oto Tamircisi rolünde merhum aktörümüz Yılmaz Köksal, dizinin ağır toplarıdır.Senaristleri ise Gani Müjde ve Selçuk Erdem'dir. Yönetmen koltuğunda ise daha ziyade Oğuz Yalçın ve Temel Gürsu başı çekmiştir.
     Dizi, bilhassa Yalan Dünya, Avrupa Yakası, İşler Güçler, Leyla ile Mecnun,... gibi yapımlarla karşılaştırılmakta; fakat ben bu karşılaştırmayı ziyadesiyle saçma bulmaktayım... Bir kere Kaygısızlar'ı bu yapımlardan farklı kılan unsurlar:dönemini, ustalıkla hicvedebilmesi, yansıtabilmesi, harikulade politik, sosyal, kültürel göndermeleri, oyuncularının ekseriyetinin tiyatro kökenli oluşu, dizinin belli bir konusunun olmaması, yelpazesinin oldukça geniş olması, esprilerinin kalite kokması, ironisinin zorlama olmamasıdır. Başka başka izleyici dostlarım elbette ki daha farklı bakış açılarına, paradigmalara sahip olabilirler, onlara saygım sonsuz.
     Bu eğlenceli yapımda benim aklımda en çok yer eden karakterler, Kültigin ve çetesi oldu. Her canım sıkıldığı vakit, açıyor bu çetenin maceralarını izliyorum... Özellikle Kültigin'in, kardeşine asılan Eleman'ı, Memnun'u, Hostes'e deyim yerindeyse asılan Fenasi Kerim'i ve diğer bahtsızları, tahsilatçılarını çetesiyle; Bruce Lee'vari hareketlerle dövdüğü sahneler, Türk Tv tarihinin en komik kısımları bana kalırsa. En çok da Kültigin'in yine bir bölümde çetesiyle, ona haraç vermeyen adamı köpeğiyle beraber dövdüğü sahne efsane düzeyde komiktir; Kültigin'in bizatihi kendisi adamı, Alper ve Kürşat ise köpeği döverek bizi tabiri caizse 'yarmışlardır.' Bir bölümde de Eleman'ı kıskıvrak yakalayıp, onu köteğe hazırlamaktalarken; dayağa dördüncü arayan bu denli komik adamlardır... Yine bir başka bölümde de Kültigin, Hostes'e mektup yazar; fakat mektup, Kültigin'ce çıkar ve adamları da dahil olmak üzere bütün izleyici duruma güler... Kültigin, ismiyle müsemma olarak bizlerin nazarında tam bir 'kült'igin olmuştur...
     Dizinin şansı; Ercan Yazgan, Yalçın Avşar, Şoray Uzun,... gibi muhteşem oyunculara sahip olmasıydı ki bu oyuncuların canlandırdıkları Memnun, Eleman, Kültigin karakterleri efsane derecede komikti. Gözlerim, boylesine değerli oyuncuları şu anki yapımlarımızda görmemekte; bu beni çok üzmekte. Şimdiki tv dizilerine sükse yaptıran olay:göreceli yakışıklı erkeklerin ve güzel kızların boy göstermesi; ancak iş yakışıklılıkla,güzellikle bitecek gibi değil. Bu gözler, samimiyet, sıcaklık, adeta Oscar'a, Altın Palmiye'ye taş çıkartacak cinste, bizim içimizden biri olduklarını gösteren oyunculuk arıyor; ancak nerde...
     Şimdinin tv dizileri, varsa yoksa işi ticarete dökmüş durumda. Tamam,dizinin bir amacı da para kazandırma, sükse yapma buna diyecek sözüm yok; ama bizim dizilerimizin yapımında emeği geçenler,fikir babaları, dizinin mecazen 'tutma' sını sağlamak için, bunun kestirme yolunu, batılı dizileri,uzakdoğu dizilerini birebir copy paste etmek ve buna mukabil sığ bir Marilyn, Marlon,... gibi ikon olarak gördükleri relativik yakışıklı, güzel oyuncuları oynatmakta buluyorlar; ne var ki başarısızlık da işte buradan kaynaklanıyor. Siz böyle yaptıkça, daha çok batıyor ve başarısızlığa mahkum oluyorsunuz. Friedrich Schiller boşuna dememiş: ''Böcek olmayı kabullenenler, ezilmeye mahkumdur!''
     Farkında mısınız? Son dönemde diziler erken final yapıyor. Neden? Bir Kaygısızlar ne bileyim bir Süper Baba, Perihan Abla, Baskül Ailesi, Bizimkiler, Yazlıkçılar, Sıcak Saatler, Ekmek Teknesi ... gibi eğlenceli yapımlar vaki olmuyor da ondan...
     Abanın kadri yağmurda belli olur misali işte...
     Açıkçası Kaygısızlar'da,Süper Baba'da müteşekkil olan efsanevi oyunculukları son 10 yıldır hiçbir dizide göremiyorum. Uzun bir süre boyunca gör(e)memeye devam edeceğim zannediyorum.
     Neyse... Bu kadar eleştiri yeter, diyelim ve konumuza dönelim, sapmışlardan olmayalım. Dizimiz, muhteşem retorikleriyle, tiplemeleriyle,karakterleriyle Türk televizyon tarihine adını altın harflerle yazdırdı.
     Poligami'ye olan vurgusunu, Memnun Kaygısız ve onun 3 eş portresini nüktedanlı bir şekilde vererek teşekkül ettirmiştir. Memnun 3 eşle de yetinmemekte ve başka kadınlara da meyillenmektedir. Böylelikle biz seyirciler, bu acınası sosyo kültürel durumumuza dramaturjik tepki vermek yerine gülerek,eğlenerek tepki veririz. Nasıl ki hababam sınıfındaki sözüm ona rezilliklere pervasızca gülerek tepki veriyorsak... Ama bu gülüşler bütünü, bunlara onay veriyor mu? Elbette ki, hayır!
     Türk toplumunun,bazı tiye aldığı gerçekleri bu dizi, komedi çeşnisiyle ortaya koymayı ihmal etmemiştir.
      İnandığımız doğru bildiğimiz yanlışlarla,hurafelerle de bir güzel alay etmiştir dizi. Örneğin, Memnun'u şifacı kisvesine büründürerek, az bilen hemen hemen her şeye inanan insanlara şifa dağıtmasıyla alay ederek göstermiştir.
     Toplumumuzun kadına olan bakışını yine bazı karakter aracılığıyla vermeyi ihmale getirmemiştir. Örneğin, Kültigin'in, Eleman'ın kız kardeşi Hostes'e ilgi duyması hakkını kendinde bulmasına rağmen; Eleman'ın, bizatihi kendi kız kardeşine ilgi duymasını kabullenememiştir. Hatta hiç unutulmaz, figüranlardan biri Kültigin'in kadın kılığına girmiş adamı Kürşat'ı ''oo maşallah yavrum,mal mülk de yerindeymiş hani.Ee iki erkek anca yeter tabii sana!'' diyerekten taciz sarmalına sürüklemiştir.Ardından da Kültigin'in diğer adamı Alper: '' Doğru dürüst, kıvırtmadan yürü, artık namusumuzsun sen bizim!'' minvalinde espri ile karışık eleştirisine bizleri gark etmiştir. Bariz biçimde Memnun'un da kadınları,obje olarak görmesini ve bir türlü doymak bilmez kadın düşkünlüğüyle esprili bir şekilde alay edilmiştir... Adamın kırk çocuğu var abi.
     Dizide, Eleman'ın güya Amerika'da eğitim alan patronu da orantısız hicivden nasibini alanlar arasındadır. Çat pat, yalan yanlış İngilizce konuşur ve etrafına, sahip olduğu anlamsız güç ile sadece emir yağdırabilir. İşe yaradığı tek konu da budur. Dizinin bir sahnesinde patron, Eleman'ın dalga geçmesine maruz kalmıştır.
     2.sezon son bölümde Kültigin, Hostes'e ulaşabilmek adına Mirkelam'ın o dönem hit olan ''Her Gece'' şarkısını söyleyerek tıpkı Mirkelam'ın kendi klibinde yaptığı absürt koşuyu ve mimikleri sergilemiş ve bizleri gülmekten öldürmüştür. Dizimiz bu anlamda, popüler kültüre de el atmayı unutmamıştır.
     Kültigin ve çetesinin isimlerinin de Türk tarihine mazhar olmuş kişilerin isimleriyle vuku bulması, bunları ''kabadayı'' olarak adlandırmamıza neden olmuştur; ancak bu denli tarihe mal olmuş Türk şahsiyetlerin isimlerinin böylesine sözüm ona kabadayılık yapan, bir baltaya sap olamayan kişilere ad olarak verilmesi beni derinden üzmüştür. Her ne kadar dizi de olsa dikkat edilmesi gerekirdi diye düşünüyorum. Benim de girdiğim tribe bak. Yirmi küsür yıl once teşekkül eden dizide, söz konusu olan eksikleri eleştiriyorum.
      Dizinin eleştirilebilir başka noktası da, son sezonuna doğru oyuncularının ekseriyetinin değişmesidir. Eleman'ı canlandıran Yalçın Avşar'ın 3.sezondan sonra diziden ayrılması,Hostes rolündeki Bilge Parlak'ın da tıpkı kaderin cilvesi midir nedir; Yalçın Avşar gibi 3.sezonda diziden ayrılması, Terbiye rolündeki Ülkü Duru'nun vedası; Halit Akçatepe, Gülçin Hatıhan, merhum aktörümüz Yılmaz Köksal'ın buruk vedaları hiç olmadı. Seleflerine kıyasla, halefler hiç iyi olmadı. Diziye yeni bir soluk katamadılar; bundan mütevellit dizi, Osmanlı gibi tedricen çöküş dönemine doğru emin adımlarla ilerledi. Bir şeyin orijinalinin balans ayarlarıyla oynamamak lazım işte; kaygısızlar bana bunu da öğretti...
     Toplum eleştirisi,iktidar eleştirisi orantısızca, adeta müebbet bir sekilde can alıcı olmus. Bu eleştiriler tiyatral ve hicivsel sekilde peyda olmuştur; hiçbir zaman müptezelliğe, pespayeliğe varmamıştır. Ne yazık ki şimdi bunlardan eser yok. Keşke olsaydı; ancak 'keşke' lere de yer yok, unutmamak gerekiyor ki!
     Keşke o dönemdeki gibi her şey serbestçe, insanımızın istediği şekilde yaşansa. O dönemdeki dizilerde,yaşantıda insanların; istedikleri seyleri çoğunlukla 'kısmen' e vardırmadan yapabiliyor olmalarına imrenmiyor değilim. Mesela, sansürün günümüze nazaran o dönemde daha az olması.En basitinden içkilerin o dönem dizilerinde sansüre yenik düşmemesi, ... gibi. Karakterlerin boğaz manzaralı zevkü sefa sürmesi gibi. Eleştirinin cesurca yapılabilmesi gibi. Günümüzde ise çoğunluğa uyan şeyler tv köşelerinde gösteriliyor. Saçma sapan evlilik programları, büsbütün ihaneti konu alan diziler, sığ tartışma programları,... Maalesef ki yaşadığımız bu saçma döneme damgasını vuran tek şey reytingtir. Reyting de iyi işlerin önüne geçmektedir. Bizlerin de elini kolunu bağlamaktadır. Adeta, çaresi olmayan bir hastalık...
     Nitekim bu güzide dizi, Türk televizyon tarihine damga vuran ender yapımlardan bir tanesi olmuş ve bu alandaki ününü kimseciklere bırakmamıştır. Bu dizi/diziler sayesinde hiç değilse yakın geleceğimize 90'lar kuşağı olarak tanık olabildik. Türkiye'nin, hastalıklı modern Türkiye'ye dönüşüne şahit olabildik. Bunun için ne kadar şükretsek azdır!
     Kaygısızlar,Süper Baba, vs benim için cidden bu mide bulandırıcı yıllardan; bu yılların rezil ürünü olan dizi ve filmlerden bir kaçıştır. Eskiye özlem, bir yandan da şükrandır. Keşke o yılları bilinçli bir şekilde yaşayabilseydim...
     Bu fevkalade lezzetleri bize tattıran, bunların altında imzaları olan herkese çok teşekkür ediyorum! Bir kaygısızlar, süper baba, yazlıkçılar, bizimkiler, sıcak saatler, vs olmasaydı ne yapardık kim bilir...
     Şimdi sizlere diziden komik birkaç enstantane aktararak yazımı noktalıyorum:
** Memnun ile Sabriye kiralık ev ararlar...
     memnun: Evin manzarası var mı?
     emlakçı: var tabi! karşı apartmandaki aynayı biraz çevirin Çamlıcayı bile görür.
** memnun: İsmail gecen gun tras ettigin adami taniyor musun?
     ismail: Yok ya, adam beni tanisa bana tras yaptirir mi?(Bunun sebebi İsmail'in her yaptığı traşta, müşterileri deyim yerindeyse kan kaybından öteki tarafa boylatmasıdır.)
** Memnun ve İsmail ayni arabada trafik kazasi gecirirler ve esleri de onlari ziyarete hastaneye gelirler.
     doktor: Kime bakmistiniz?
     terbiye: Memnun Kaygisiz ve İsmail Kaygisiz.
     zeynep: Her seyimizi aldiniz bari soyadimizi rahat birakin be. bizim soyadimiz kaygisiz degil.
** kultigin: Memnun'u ilk gordugum yerde kusbasi dograyip kopeklere yedirecem.
     kursat: Bana versen de ben yesem ya.
     kultigin: Sus lan sacmalama (Kursat'in midesine yumruk atar).
     kursat: Beynime beynime vurma be abi.
** kultigin: Eleman, son duani et bakalim.
     eleman: Allah belanizi versin.
** eleman otobüse biner;
     eleman: Şu öndeki taksiyi takip eder misiniz, çabuk?!
     şöför: Ne diyorsun kardeşim sen, babanın malı mı bu?
     eleman: Ama benim Burcu'ya gitmem lazım?!
     şöför: Bu otobüs Burcu'dan geçmez; Mecidiyeköy'e kadar gider, binmeseydin...
** herkes Memnun'u sapık zanneder, polis peşindedir:
     komiser: Kaçma pis sapık! Bütün yollar tutuldu.
     polis: komserim, doğru mu bütün yolların tutulduğu?
     komiser: Yok lan. Kim uğraşır yol tutmayla şimdi. O salak anlamaz nasıl olsa.
** eleman: Taksi!
     taksici: Buyur abi.
     eleman: Yok ben binmeyecem. Halini hatrini sorayim dedim.
     taksici: Ulan su koskoca sehirde de deliler hep beni buluyor. Az once de arabama Aysel Gurel bindi zaten...
** alper:Abbiii, sen niye Burcu ablamızın bu dükkanda çalışmasına müsaade veriyorsun?
     kültigin: ee nolcak?!
     alper: Hani ablamız,erik gibi olduğundan, kobra vaziyetleri olmasın yanee.
     kültigin:Höst ulan! (Pat-küt)
     kürşat: Yanlış anladın abi. Alper kardeşimiz şöyle demek istiyor:Burcu ablamız taş gibi olduğundan götürürler yanee.
     kültigin:Susun ulan, öküzler, öküz! (Pat-küt girişir)
** Berber İsmail yine bir kurbanını traş etmektedir. Adamın yüzü kan revan içindedir. Bu arada dükkana kucağına koyununu almış, yaşlı bir amca gelir.
     yaşlı amca: Ben, İsmail'i arıyodum.
     ismail: Ee, benim.
     yaşlı amca: adaklık bir koyunum kesilcekti de. seni çok methettiler. iyi kasapmıssın.
     ismail: Ne münasebet. Ben kasap değilim. Git kardeşim! der ve seyirci yarılır...
** memnun: Ölürsem beni buraya gömün İsmail.
     ismail: Yav olur mu hiç? 3. kattayız seni buraya gömersek alt kattan ayakların sallanır."
** Memnun Kaygısız'ın dokunduğu insanların iyileştiği bölümde memnunun kapısında bir ordu insan birikir ve diyalog:
     memnun: İtişmeyin arkadaşlar hepinizi iyileştiricem.
     adam1: Mmemnun bey beni iyi edin ayağınızı öpeyim.
     adam2: Memnun bey beni iyi edin ben ayağınızı yalarım.
     memnun: Kızım biri beni arayacak olursa,onlara Memnun Bey,International Memnun Hastanesi'nde dersin.
** doktor : bunu size alistira alistira soylemem lazim ama.. 2 hafta omrunuz kaldi memnun bey..
     memnun : Yok mudur bir caresi doktor bey??
     doktor : Maalesef, tibbin bu konuda yapabilecegi birsey kalmadi.. Kader iste..
     memnun : O elinizdeki nedir doktor.. recete mi yoksa??
     doktor : Hayir. helva tarifi..
**  Kültigin haracını vermeyen adamla konuşmaktadır.
     ''Bak kardeşim haracını zamanında öde ki Süleyman Demirel'in siyaseti bıraktığını görecek kadar uzun yaşayabilesin!''

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder