4 Temmuz 2016 Pazartesi

Hababam,Hababam'lığını Bilsin!

     Hepimizin malumudur ki, Hababam Sınıfı, Türk sinema tarihine damga vurmuş ender filmlerden/serilerden bir tanesini teşkil etmektedir ki bizler ömrümüzde bu seriyi birkaç defa izlemeyi kendimize borç bilmişizdir.
     Kaliteli esprileriyle, kıdemli oyuncu kadrosuyla, yüreğimize işleyen dramatikliğiyle bize; adeta sinemanın ne olduğunu ve de ne olması gerektiğini adeta telmih etmiştir. Defalarca izlememize rağmen her seferinde ilk kez izlemişçesine tad alır, güler, eğleniriz; ama bu, belli şeyleri göz ardı etmeyeceğimiz anlamına gelmiyor...
     Bu filmin bazı istemeyerek ya da bile isteye gözden kaçırdığımız noktaları var. Her ne kadar hababamın çocukları komik olsalar da bizi güldürseler de alttan alta seyirciyi irrite etmekten de geride durmazlar. Filhakika, bu irritasyonlukları, Hababam'lıklarına vermeye mecbur bırakılırız.
     Müzmin görmeme problemi yaşayan Felsefe hocası Akil'in, bu zayıflığını kendi çıkarlarına kullanarak müfettiş şakaları yapmaları ve bu noksanlıkla adeta alay etmeleri. Savaş hikayelerine karşı kronik zaafı olan hocalarının bu zaafını kullanarak, yazılı yoklamaları yaptırmamaya ant içmeleri. Okula yeni gelen çiçeği burnunda edebiyat öğretmenleri genç Semra'ya yapmadıklarını bırakmamaları, onu defaen kandırmaları hatta en ayıbı sayılabilecek şeyi, yazılı kağıtlarına ona ithafen aşk mektubu yazmaları. Dünyalar tatlısı, sevgi dolu Mahmut hocalarına, türlü hakaretvari hareketler sergilemeleri, ona çeşitli iftiralar atmaları. Saf ve şekerpare Hafize Ana'yı kendi çıkarları için manipule etmeleri. Özel Çamlıca Lisesi'ne gelip sonradan aralarına iştirak eden ve onların deyimiyle 'köylü, çarıklı' gibi iğneleyici, tahkir edici laflara devridaim maruz kalan Ahmet'e, kopya çektirmeleri, sigara içtirmeye çalışmaları, okuldan kaçmak adına onu kullanmaları, ona adeta yemek vermemeleri, deyim yerindeyse onu yoldan çıkartma çabaları, en rezilcesi de onun insanlarının bulunduğu köy okuluna yardım için hababamın; peçete, sigara, kadın fotografı,vb gibi çirkin sayılabilecek şeyler yollamaya kalkışarak onun sinir katsayısını artırmaları gibi bilimum kötücül şeyler yapmaları, bizlere gark oldu ne yazık ki.(Ahmet'in köy okuluna karşı girişilen bu çirkince, provakatif eylemler silsilesi sonrasında sergilediği beş dakikalık tirat sinema tarihimize, adını altın harflerle kazımıştır.)
     Yukarıdaki uzun paragraftan mütevellit Hababam Sınıfı'nı bir yandan sadece bana hususiymiş gibi benimserken, diğer yandansa yukarıda bahsettiğim nedenlerden ötürü elimin tersiyle itesim geliyor. Şans eseri denk geldiğim yahut bilakis izlediğimde bu tarz kötü sahneleri göz önüne getirdiğim vakit The Shining'teki Jack Torrance gibi deliriyorum.
     Mamafih, Hababam Sınıfı bir yandan güldürürken bir yandan da insanı, bu denli delirtmeyi başarabilen ender filmlerden biri. Teşekkürler Ertem Eğilmez!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder