8 Eylül 2016 Perşembe

Beethoven

     Muzigin efendisi, ilahi, tanrisi...
     1770'te Almanya'nin Bonn sehrinde tipki digerleri gibi bir cocuk dogmustur; ancak bu cocuk, yetenegi sayesinde digerlerinden epey sivrilecek ve tum dunya onu bilecek, yuzyillar boyu guzelce anilacak, sevilecektir.Kim mi? Ludwig Van Beethoven. Mozart'in su sozleri, onun sanini algilayabilmemizde muthis bir ipucu olacaktir: '' Bu cocuga iyi bakin! Niye mi? Gunun birinde onu butun dunya taniyacaktir! ''
     Muzige kucuk yaslarda babasinin bir komutan edasiyla ona dersler ask etmesiyle baslar. Babasi, Beethoven'a bir askermiscesine muamele eder. Beethoven kah aglayarak, kah zorlanarak derslerine devam eder. Beethoven'in omuzlarina daha ufak olmasina karsin agir bir yuk binmistir. Kiliselerde piyano calarak evine ekonomik anlamda katkida bulunur.
     Profesyonel anlamda ilk muzik egitimini ise Christian Gottlob Neefe'den almistir. 1783'te ilk eseri olan Dressler'in Marsi Uzerine Cesitlemeler'i yayinladi. Ardindan Kolt Walstein'in hizmetine girdi. Onun icin viyola caldi... 1786'da ise Franz Joseph Haydn'in tavsiyesi uzerine bir baska muzik dehasi olan Wolfgang Amadeus Mozart'tan dersler almaya baslamistir. Gercek anlamda yetenegini ilk kesfedecek ve onun hakkinda 'dahi' yakistirmasi yapacak kadar ileriye gidecek olan da Mozart'tan baskasi degildir.
     Kendisi, bilahare Viyana'da, saraylarda, aristokratlar icin caldi. Ilk etapta kendisini bir piyano ogretmeni olarak tanitti. Oldukca kisa zamanda ununu yasadigi yerde yaymayi basardi.
     Beethoven, 1800'lerin basina dogru isitme rahatsizliklari yasamaya basladi. Zaten sancili gecirdigi bir cocukluk vardi, bir de yasadigi bu isitme problemi, enikonu butun sorunlarina tuz biber oldu... O, oldukca yalniz hisseden, kendini bildi bileli derin huzunler deryasinin icinde bulan bir dehadir. En fenasi da bu meselelerin arasinda annesinin olumunun soz konusu olmasiydi. Annesinin olumuyle beraber iyiden iyiye hircin, sinirli bir kisilige burundu. Zaten yalniz bir insan olan Beethoven, daha da yalnizlasti; ama mucadelesinden bir an olsun odun vermedi. Surekli uretti.
     1819'da tamamen sagir oldu. En onemlisi ve de en ilginci: eserlerinin ekseriyetini sagir oldugu donemde ortaya cikarmasiydi. Deha olmasinin altindaki sir perdesi, onun inatci, hayatin gucluklerine kolay kolay boyun egmeyen yapida bir insan olmasidir.
     Beethoven'in hayatini derinlemesine degistiren bir sey var ki: o da Goethe ile olan ahbapligidir. Goethe ile tanismasinin ardindan onunla uzunca yuruyusler yapmistir. Ikisi de birbirine cokca sey katmislardir anlasmalarinin zorluguna ragmen. Ancak Beethoven'in sert mizaci ikilinin aralarinin acilmasina neden olmus ve dostluklari sona ermistir...
     Beethoven, cagdaslarina gore cok farkli bir muzisyendir. Hatta kendisinden sonra yasayan muzisyenlerden bile farkli bir yeri olmustur daima. 9 senfoni, 5 piyano ve 1 keman koncertosu, 32 piyano sonati, piyano keman cello icin uclu koncerto, 1 opera eseri ve cokca oda muzigi eseri yazmistir. Onun bunca eser yazmasi, tanri vergisi yeteneginin, ustun tekniginin, kavrayis gucunun, hayatinin acilarini cokca tatmasinin bir sonucudur. Ona bunca eser yaraticiligini, acilari verdi belki de kim bilir. Yani daha dogrusu o acilarin verdigi bir katlanma, dayanma, azgin bir mucadele etme gucu...
     Bana sorarsiniz, eserlerinin cogunlugunun altinda hicbir sekilde mutluluk yatmiyor. Hemen hemen bircok eserinde aci, ofke, mucadelenin oldugunu dile getirebilirim. Beethoven dinledigim her seferinde, icimde mutluluk varsa bile bu mutluluk yerini behemehal mutsuzluga birakiyor. Beethoven o muhtesem eserleriyle adeta ruhumu berhava ediyor. Onun eserlerinin ekseriyasinda sanki gizli bir huzursuzluk ve dinginlik hakim. Yapitlarini dinlerken sanki aniden, bizatihi kotu bir sey olacakmis hissine kapilmamak mumkun degil; ancak yine de onu ve eserlerini cok seviyorum. Beethoven olmasaydi sayet, belki de klasik muzigi hic dinlemeyecek, en onemlisi hic sevemeyecektim; klasik muzigi birakin belki dunyada en sevdigim aktivite olan muzigi bile sevmeyecektim. Inanin, dunyadaki hicbir muzisyen, Beethoven'in yanindan bile gecemez, onun kadar farkli duygulari birarada tattiramaz... Ben, muzikte aradigim farkliligi Beethoven'da buldum diyebilirim... En basitinden, azili suclu Alex Delarge'in bile suclu kisiligini, bitmek tukenmeyen Beethoven sevgisinin absorbe etmesi, onu adi suclu kategorisinden cikarmamiza bir neden teskil ediyor. Beethoven sevgisi, onu farkli kiliyor. Beethoven, sadece Alex'i mi farkli kaldi? O, kendisini dinleyen herkesi farkli kildi.
     Iste bu dehanin firtinali yasami, 1830'da, 30.000 kisinin muthis ugurlamasiyla son buldu. Insanlik, bu buyuk muzik adamina gorkemli bir veda sunmustu, daha once kimseye sunmadiklari...
     Elli yedi yillik bir yasam, dolu dolu bir yasam. Kimine gore kisa, kimine gore uzun. Bana gore oldukca kisa. Keske daha fazla yasasaydin Beethoven. Keske daha cok eserine gark olabilseydik.
     Sen ne buyuk bir adamsin ki, hala en iyi sekilde aniliyorsun. Belki fiziken yoksun; fakat ruhen bizlesin. Iste kitleleri etkilemek budur. Cocuklarin, hala kendini buyuk bir sevkle dinletiyor.
   
    
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder